Kamu kuruluşları ve özel kuruluşlar hizmet verdikleri alanlar olarak birbirinden ayrılsa da işletme yönleriyle benzerdirler. İtfaiye, sağlık kuruluşları, belediyeler ve diğer kamu kuruluşlarının başında bulunan kişiler ile bir markanın başında bulunan kişilerin geleceğe dönük planları birbirleriyle aynı yöndedir.
Kamu sektörü kuruluşları, dünyanın her yerinde aynı amaçla çalışırlar; güvenli ve sağlıklı bir alan oluşturmak. Hedefleri sosyal hizmetlere özgü olmasına rağmen, kamu sektöründeki zorluklar iş dünyasındaki gelişmelerle de paraleldir.
En basit örnek ile bir belediye başkanı da, bir dernek başkanı da hatta bir markanın pazarlama müdürü de kendine aynı soruları sorar.
”Potansiyel müşterilerimiz kimler ve nerede? Neden bazı insanlar markamızı tanıyor ve diğerleri tanımıyor? Hedef kitlemizi nasıl genişletebiliriz?”
Dijital dönüşüm, endüstriler arasında yeni fırsatlar açtığından, kurumsal pazarlamacılar tüketicinin davranış kalıplarını açmak için demografik, psikolojik ve konum verilerinden yararlanarak bu soruları yanıtlamak için güçlü veriler ve analizler kullanmalıdır. Kamu sektöründe hizmet veren yenilikçi organizasyonlar da bu yöntemleri kendi üyeleri için hizmetlerini iyileştirme açısında benimsiyor ve geliştiriyorlar.
Türkiye’deki kamu kuruluşlarına de örnek teşkil etmesi açısından ABD’den ve Kanada’dan iki örnek üzerinden ilerlemek istiyoruz.
Yardıma muhtaç insanları demografik olarak analiz ettiler
ABD’nin California eyaletinde hizmet veren Calfresh, yardıma muhtaç bölgelerdeki insanların aylık gıda ihtiyaçlarını karşılayan bir sivil toplum örgütüdür. Calfersh’n başkanı Kim McCoy Wade sivil toplum kuruluşunun daha geniş bölgelerde hizmet vermesi için harekete geçti.
Veriden gelen gücü fark eden kuruluş bir diğer yardım kuruluşu olan WIC ile ortak çalışmalar yürütmeye karar verdi. Böylece iki örgüt gizliliğin esas alındığı bir veri paylaşımı gerçekleştirdiler.
CalFresh daha sonra elde ettiği bu veriler ile daha derin araştırmalar içine girdi. Konum teknolojilerinden de yararlanarak ilerlettiği projelerinde kısa zamanda daha çok ihtiyaç sahibine ulaştı.
CalFresh, coğrafi bilgi sistemlerinden yararlanarak oluşturduğu haritlar ile bölgeyi daha detaylı inceleme fırsatı da buldu. Aynı zamanda yardıma muhtaç bölgelerdeki nüfusu dil sorunu gibi segmentlere ayırarak analiz etti. Böylece yoksulluğun sosyolojik olarak değişimini de gözlemledi.
En son aşama ise yapılan tüm analizlerin sonucunda gerekli müdahaleler de bulunmaktı. Aynı bir markanın pazarlama departmanın da yapılan çalışmalar gibi. Sıra harekete geçmeye geldi.
Lokasyon hedefli reklamlar ile bölgede yaşanan yangın oranları azaldı.
Sosyal kurumların işleyiş yönünden özel kuruluşlara benzer olduğunun bir diğer kanıtı ise Kanada’nın London şehrindeki yerel itfaiye örgütüdür. Kuruluş lokasyon verilerinden ve demografik segmentasyondan yararlanarak şehirde çıkacak yangınların önüne geçmeyi amaçladı.
Coğrafi Bilgi Sistemlerinden yararlanan itfaiye örgütü nerelerde daha çok yangın felaketinin gerçekleştirdiğini analiz etti. Böylece şehrin belirli bölgelerine yerleştirdiği uyarı levhalarıyla da yangın oranların da sayısal olarak bir düşüş sağladı. Kamu coğrafi bilgi sistemleri uygulamasının en güzel örneklerinden diyebiliriz.
Verilerin paylaşımı ve lokasyon teknolojisinin kullanımı iş dünyasında olduğu gibi kamu sektörüne de yayılmaya devam edecektir. Kamu kurumları veri paylaşımı, coğrafi alanları analiz etmek ve halka kişiselleştirilmiş mesajlar ile ulaşmak için o bölgede yaşayan insanları demografik ve psikolojik olarak ineceleyebilecek kurumlar arasında yer almaktadır. Bu açıdan özel sektöre dahi yol gösterebilecek bilgi ve donanıma sahip olabilecekleri gibi onlardan yardım alarak gerçek ihtiyaç sahiplerine de ulaşabilirler. Lokasyon teknolojilerinin nimetlerinden yararlanabilmek için Maptriks firmasına iletişim kısmından ulaşabilirsiniz. Bu alandan öncü firmalardan biri.
[…] Kamu kuruluşları için de lokasyon verileri büyük önem taşır. Önlenemeyecek doğal afetlerin hasar oranını en aza indirgemek veya eğitimle önüne geçmenin mümkün olduğu durumlarda da doğru noktalara konumlandırılmış kamu spotları ile halkı bilinçlendirmeleri mümkündür. Hatta bireyler de tek başlarına konum verilerini aktif olarak kullanarak günlük yaşamlarını kolaylaştırabilirler. […]
[…] Kamu kuruluşları belli bir bölge hakkında hem demografik hem de coğrafi açıdan detaylı bilgilere sahiptirler. Mobese kameraları gibi sistemler ile bölge sınırları içerisinde gerekli olan güvenliği de anlık olarak denetlemektedirler. Dolayısıyla bu çeşitli veri kaynaklarından ve lokasyon teknolojilerinden yararlanılarak olağanüstü durum yönetiminde daha etkili sonuçlar alınabilir. […]